ahlaklı

listen to the pronunciation of ahlaklı
التركية - الإنجليزية
ethic
one who has group of values or moral standards
(someone) who is of (a specified) moral fiber: kötü ahlaklı moral bankrupt
moral, morally upright, upright (person)
well-behaved, moral, ethical
moral
ethical
moral
ahlak
morals

The morals of our politicians have been corrupted. - Siyasetçilerimizin ahlakı bozuldu.

Her morals are flexible. - Onun ahlakı esnektir.

ahlâk
{i} morals

He was accused of corrupting morals and spreading dangerous ideas. - O, ayartıcı ahlakla ve tehlikeli fikirleri yaymakla suçlandı.

The morals of our politicians have been corrupted. - Siyasetçilerimizin ahlakı bozuldu.

ahlak
morale
ahlâk
{i} ethics

Work ethics are different in each culture. - İş ahlakı her toplumda farklıdır.

It was a question of ethics. - Bu bir ahlak sorunuydu.

ahlak
manners

Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents. - Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.

temiz ahlaklı
clean
ahlak
principles

The patriot sticks to his moral principles. - Vatansever, ahlaki ilkelerine bağlı kalır.

ahlak
ethics

It was a question of ethics. - Bu bir ahlak sorunuydu.

Her ethics are flexible. - Onun ahlak kuralları esnektir.

ahlâk
morality

If you gamble on the stock market, you are an investor... If you gamble on the derivatives market, you are a trader... If you gamble at the casino, you are a loser... Morality? - Borsada kumar oynarsan bir yatırımcısındır... Türev piyasada kumar oynarsan bir tüccar ... Kumarhanede kumar oynarsan bir kaybedensindir ... Ahlak ?

Compassion is the basis of all morality. - Merhamet tüm ahlakın temelini oluşturmaktadır.

ahlâk
ethic

Her ethics are flexible. - Onun ahlak kuralları esnektir.

Every day, you show up late. That really says a lot about your work ethic, Tom. - Her gün geç geliyorsun. Bu senin iş ahlakını gerçekten çok iyi yansıtıyor Tom.

ahlak
moral standing
ahlak
morals, ethics; manners, conduct
ahlak
standards of conduct as what is right or wrong; ethics
ahlak
morals, moral principles, moral teachings, ethic, morality; ethics: meslek ahlakı professional ethics
ahlak
morals, moral practices; morality
ahlak
moral

The pastor's sermons may bore you, but they are morally edifying. - Papazın vaazları seni sıkabilir fakat onlar ahlaken iyi örnektir.

Is eating meat morally wrong? - Et yeme ahlaken yanlış mıdır?

ahlâk
character
التركية - التركية
Ahlak kurallarına bağlı, bunlara uygun davranan (kimse)
nezih
Ahlâk
(Osmanlı Dönemi) MERİN
AHLAK
(Osmanlı Dönemi) (Hulk.C.) Huy, tabiat. İnsanın davranış tarzı, tutum ve tavrı, bir cemiyette makbul ve iyi sayılan davranış kuralları. Bu kural ve kaideleri inceliyen ilim. Ahlâkın kaynağı ve mahiyetini inceliyen felsefe.Filozoflar hangi hareketlerin iyi, hangilerinin kötü olduğu ve insanın neden ahlâk kaidelerine uyması gerektiği konusunda ortak bir fikre varamadılar. Kimi menfaati, kimi saadeti, kimi de vazifeyi ahlâkın temeli saydı. İslâm ahlâkı ise ahlâkın temeli Allah'ın emrine uygunluğu ve gaye olarak da Allah rızas
Ahlak
etik
Ahlâk
(Osmanlı Dönemi) ŞEMAYİL
Ahlâk
(Osmanlı Dönemi) ŞEMAL
Ahlâk
aktöre
ahlak
İyi nitelikler, güzel huylar
ahlak
Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları: "Ahlak düzelmeden hiçbir şey düzelmez."- Ç. Altan. İyi nitelikler, güzel huylar: "Bu şoförler hepinizin ahlakını bozdu."- M. Ş. Esendal
ahlak
Bir toplum içinde kişilerin benimsedikleri, uymak zorunda bulundukları davranış biçimleri ve kuralları
ahlak
Başka insanların davranışlarını olumlu yada olumsuz biçimde yargılamakta kullanılan ölçütler bütünü
ahlaklı
المفضلات