الإنجليزية - التركية
تعريف after matthew 25, above: a marked natural ability or skill في الإنجليزية التركية القاموس.
- talent
- {i} kabiliyet
O, kabiliyetli bir yazar.
-He's a talented writer.
O çok kabiliyetli ve yetenekliydi.
-He was very gifted and talented.
- talent
- {i} yetenek
Sen, benim gibi çok yetenekli olmalısın.
-You must be very talented, so as I!
Müzikal yetenek genellikle erken yaşlarda verimli olur.
-Musical talent usually blooms at an early age.
- talent
- {i} marifet
Tom on parmağında on marifet olan bir insan.
-Tom is a man of many talents.
- talent
- yetenekli kimseler
- talent
- Allah vergisi
- talent
- hünerli
- talent
- tanrı vergisi
- talent
- doğal yetenek
Herkesin doğal yetenekleri var.
-Everyone has natural talents.
- talent
- local talent bir mahallin yerlilerinden olan
- talent
- eski ibrani veya Yunan altın veya gümüş parası
- talent
- {i} yetenekli kimse
- talent
- {i} kabiliyet, yetenek; hüner; Allah vergisi
- talent
- {i} eski para ve tartı sistemi
- talent
- talent scoutyıldız adayı seçen kimse
- talent
- tarb a talent for music müzik kabiliyeti
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف after matthew 25, above: a marked natural ability or skill في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- talent
He has the talent of touching his nose with his tongue.
after matthew 25, above: a marked natural ability or skill
الواصلة
af·ter Mat·thew 25, above: a marked na·tu·ral a·bi·li·ty or skillالنطق
Resimler
المفضلات