I certainly don't condone that.
- Kesinlikle onu affetmem.
I lied. Please forgive.
- Yalan söyledim. Lütfen affet.
Forgive them, for they know not what they do.
- Onları affet, zira onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar.
You forgave me, didn't you?
- Beni affettin, değil mi?
She forgave him for killing her father.
- O, babasını öldürdürmesine rağmen onu affetti.
The teacher excused me for being late for class.
- Öğretmen derse geç kaldığım için beni affetti.
You'll have to excuse me.
- Beni affetmek zorunda kalacaksın.
She has forgiven him for everything.
- O, her şey için onu affetti.
We have already forgiven you.
- Biz zaten sizi affettik.