I certainly don't condone that.
- Kesinlikle onu affetmem.
Forgive them, for they know not what they do.
- Onları affet, zira onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar.
Forgive me Father for I have sinned.
- Günah işlediğim için beni affet Tanrım.
She forgave him for killing her father.
- O, babasını öldürdürmesine rağmen onu affetti.
You forgave me, didn't you?
- Beni affettin, değil mi?
You'll have to excuse me.
- Beni affetmek zorunda kalacaksın.
Excuse us for the inconvenience.
- Rahatsızlık için bizi affet.
She has forgiven him for everything.
- O, her şey için onu affetti.
We have already forgiven you.
- Biz zaten sizi affettik.