تعريف advanced في الإنجليزية التركية القاموس.
- ileri
O, Boston'dayken Tom'un ileri sınıflarından birine öğretmenlik yapacağım.
- I'm going to teach one of Tom's advanced classes while he's in Boston.
Buluşma tarihini ileri aldık.
- We advanced the date of the meeting.
- ileri düzeyde
- (Ticaret) geliştirilmiş
- (Bilgisayar) gelişmiş ileri
- (Ticaret) tekamül ettirilmiş
- (Eğitim) gelişmiş düzey
- {f} ileri git
- ilerlemiş
Onun ilerlemiş yaşı onun bir iş bulmasını engelliyor.
- His advanced age prevents him from getting a job.
- gelişmiş
Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.
- The military power of this country is very advanced.
Japonya teknolojik olarak, en gelişmiş ülke oluyor.
- Japan is becoming the most advanced country technologically.
- {f} ilerle
Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
- The army slowly advanced across the river.
Askerler şehre doğru ilerledi.
- The soldiers advanced toward the town.
- öne al/ilerle
- {f} ileri git: adj.gelişmiş
- {f} ilerle: adj.gelişmiş
- {s} modern
- {s} öncü
- ileri düzey
- yüksek
- çok gelişmiş
- advance
- avans
Bana biraz avans verebilir misin?
- Could you advance me some money?
Tom Mary'ye iki haftalık maaş avansı verdi.
- Tom advanced Mary two week's salary.
- advance
- ilerlemek
- advance
- avans vermek
- advance
- ilerleme
Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
- Medical science has made a dramatic advance.
Zaman hızla geçti ve iş hiç ilerlemedi.
- Time passed rapidly and the work didn't advance at all.
- advance
- {f} geliştirmek
- advanced author
- gelişmiş yazar
- advanced base
- (Askeri) ileri meydan
- advanced button
- (Bilgisayar) gelişmiş düğmesi
- advanced controls
- (Bilgisayar) gelişmiş denetimler
- advanced detachment
- (Askeri) keşif ucu
- advanced development
- (Askeri) ileri geliştirme
- advanced development
- (Askeri) tekamül geliştirmesi
- advanced development objective
- (Askeri) ileri geliştirme hedefi
- advanced filter
- (Bilgisayar) gelişmiş süz
- advanced filter
- (Bilgisayar) gelişmiş süzme
- advanced find
- (Bilgisayar) gelişmiş bul
- advanced flying school
- (Askeri) tekamül uçuş okulu
- advanced function printing
- (Bilgisayar) gelişmiş işlevli yazma
- advanced guard
- (Askeri) öncü birlik
- advanced guard
- (Askeri) öncü
- advanced ignition
- (Otomotiv) ateşleme avansı
- advanced in years
- (Konuşma Dili) görmüş geçirmiş
- advanced in years
- çok bilgili
- advanced landing field
- (Askeri) ileri iniş meydanı
- advanced learning
- (Eğitim) ileri öğrenme teknolojisi
- advanced level of
- ileri düzeyde
- advanced life support
- (Tıp) ileri yaşam desteği
- advanced options
- (Bilgisayar) gelişmiş seçenekler
- advanced power management
- (Bilgisayar) gelişmiş güç yönetimi
- advanced search
- (Bilgisayar) gelişmiş arama
- advanced settings
- (Bilgisayar) gelişmiş ayarlar
- advanced skill
- gelişmiş beceri
- advanced technology
- üstün teknoloji
- advanced technology
- gelişmiş teknoloji
- advanced training
- (Askeri) tekamül eğitimi
- advanced unit training
- (Askeri) birlik tekamül eğitimi
- advanced view
- (Bilgisayar) gelişmiş görünüm
- advanced view
- (Bilgisayar) gelişmiş görüntü
- advanced gas cooled reactor
- geliştirilmiş gaz soğutmalı reaktör
- advanced ignition
- erken ateşleme
- advanced technology
- ileri teknoloji
- Advanced clock implementation
- İleri saat uygulaması
- advanced aerodrome
- gelişmiş havaalanı
- advanced carrying
- gelişmiş taşıma
- advanced crime
- nitelikli suç
- advanced degree
- ileri derecede
- advanced for one's years
- yaşına göre daha olgun
- advanced high-strength steel
- (Mühendislik) Geliştirilmiş yüksek mukavemetli çelik
- advanced in years
- yaşlı. a child who´s advanced for his age yaşına göre çok bilgili bir çocuk
- advanced payment
- gelişmiş ödeme
- advanced standing
- ileri ayakta
- Advanced Dialer
- Advanced Dialer : Internete hızlı bir şekilde bağlanmak için yapılmış en iyi redial programı
- Advanced Field Artillery Tactical Data System
- (Askeri) Geliştirilmiş Sahra Topçusu Taktik Bilgi Sistemi
- Advanced Synthetic Aperture Radar System
- (Askeri) Geliştirilmiş Sentetik Açıklıklı (antenli) Radar Sistemi
- Advanced Tactical Data Link System
- (Askeri) Geliştirlimiş Taktik Verşi Hattı Sistemi
- Advanced Targeting FLIR; amphibious task force; Bureau of Alcohol, Tobacco and F
- (Askeri) Geliştirilmiş Kızıl ötesi görüşlü Hedefleme; amfibi görev kuvveti; Alkol, Tütün ve Ateşli silahlar Bürosu (TREAS)
- advanced age
- ilerlemiş yaş
Onun ilerlemiş yaşı onun bir iş bulmasını engelliyor.
- His advanced age prevents him from getting a job.
- advanced ambulance loading post
- (Askeri) İLERİ AMBULANS BİNDİRME YERİ: Bak. "ambulance loading post"
- advanced and forward
- (Askeri) gelişmiş ve ileri
- advanced applications
- (Telekom) gelişmiş uygulamalar
- advanced base
- (Askeri) İLERİ ÜS: Başlıca görevi askeri harekatı desteklemek olan ve harekat alanında veya yakınında bulunan üs
- advanced base functional component
- (Askeri) ileri üs fonksiyonel unsuru
- advanced capability
- (Askeri) geliştirilmiş imkan ve kabiliyetler
- advanced capitalism
- ileri kapitalizm
- advanced compression
- Gelişmiş Sıkıştırma
- advanced configuration
- Gelişmiş Yapılandırma
- advanced configuration and power interface
- (ACPI) Gelişmiş Yapılandırma ve Güç Arayüzü
- advanced connection
- Gelişmiş Bağlantı
- advanced control
- Gelişmiş Denetim
- advanced conventional weapons
- (Askeri) geliştirilmiş konvansiyonel silahlar
- advanced course
- (Askeri) Tekamül kursu
- advanced degree
- (Eğitim) yüksek lisans derecesi
- advanced depot
- (Askeri) İLERİ DEPO: Bir harekat alanı menzil sahasının ileri kısmında, menzil ara bölge ve üs depolarının ilerisinde bulunan bir ikmal noktası
- advanced detachment
- (Askeri) KEŞİF UCU: Emniyet ucundan daha ileride giden ve öncüden çıkarılan keşif ve emniyet ucu
- advanced development
- (Askeri) İLERİ GELİŞTİRME, TEKAMÜL GELİŞTİRMESİ (HV.): Test veya deneme cihazları (mesela X-15) imali yolunda sarf edilen gayretler
- advanced development objective
- (Askeri) İLERİ GELİŞTİRME HEDEFİ (HV.): Aşağıdaki hususların temini yolunda yapılacak çalışmaların genel niteliklerini gösterir; (a) Mevcut teknolojik imkanlar ötesinde yapılması düşünülen uzun vadeli bir harekat ihtiyacını yerine getirmek, (b) Mümkün olan askeri bir uygulama ile önemli teknolojik ilerleme kaydetmek
- advanced digital manufacturing
- ileri sayısal imalat
- advanced echelon
- (Askeri) ileri kademeli kuruluş
- advanced english
- ileri İngilizce
- advanced fax security
- (Bilgisayar) gelişmiş faks güvenliği
- advanced filter
- Gelişmiş Süzgeç
- advanced financial crimes
- nitelikli mali suçlar
- advanced fleet anchorage
- (Askeri) FİLO İLERİ DEMİRLEME YERİ: Bir harekat alanı içinde veya yakınında bulunan, çok sayıda deniz araçları, seyyar destek birlikleri ve yardımcı araçlar için emin bir demirleme yeri
- advanced fleet anchorage
- (Askeri) ileri filo demir yeri
- advanced flight training
- (Askeri) tekamül uçuş eğitimi
- advanced flying school
- (Askeri) TEKAMÜL UÇUŞ OKULU: Bak. "flying school"
- advanced function printing
- gelişmiş işlevli yazma (tekniği)
- advanced function printing data stream
- gelişmiş işlevli yazma veri
- advanced functionality tool
- (Havacılık) gelişmiş fonksiyonlu cihaz
- advanced graphics
- Gelişmiş Grafik
- advanced graphics settings
- (Bilgisayar) gelişmiş grafik ayarları
- advanced guard
- (Askeri) ÖNCÜ (NATO): İlerleyen bir kuvvetin önden giden unsuru. Başlıca vazifesi asıl kuvvetin aksaksız ilerlemesini sağlamaktır. Şu işlevleri vardır: (a) Düşmanın savunma sistemindeki boşlukları bulmak ve bunlardan yararlanmak. (b) İlerleyen asıl kuvvetin yanlışlıkla düşman direnişiyle karşı karşıya kalmasını önlemek; ve (c) Küçük direnişleri temizlemek ve eğer büyük bir direnişle karşılaşılırsa asıl kuvvetin ilerleyişini koruma altına almak. Ayrıca bakınız: "main guard" ve "vanguard"
- advanced guard point
- (Askeri) öncü ucu
- advanced history of philosophy
- (Eğitim) ileri felsefe tarihi
- advanced ignition timing
- (Otomotiv) yüksek avans
- advanced imagery requirements exploitation system
- (Askeri) ileri görüntü ihtiyaçları kullanım sistemi
- advanced in pregnancy
- hamileliği ilerlemiş
- advanced in years
- yaşını başını almış
- advanced in years
- yaşlı
- advanced individual training
- (Askeri) TEK ER TEKAMÜL EĞİTİMİ: Erlere, temel eğitiminin tamamlanmasını müteakip gösterilen ve bir askeri meslek ihtisası niteliği kazandırmayı hedef tutan eğitim
- advanced industrial societies
- (Eğitim) ileri sanayi toplumları
- advanced interactive execute
- (Bilgisayar) tanımı yazılacak
- advanced interactive executive
- (AIX) İleri Etkileşimli Yönetici
- advanced landing field
- (Askeri) İLERİ UÇUŞ ALANI: Bir hedef bölgesi içinde veya yakınında bulunan ve genellikle asgari düzeyde tesisi olan hava alanı
- advanced logistic support site
- (Askeri) geliştirilmiş lojistik destek bölgesi
- advanced maternal age
- (Tıp) ileri yaş gebeliği
- advanced maternal age
- (Pisikoloji, Ruhbilim) ilerlemiş annelik yaşı
- advanced microcomputer
- ileri mikrobilgisayar
- advanced missile warfare
- (Askeri) geliştirilmiş füze savaşı
- advanced modem settings
- (Bilgisayar) gelişmiş modem ayarları
- advanced mortar system
- (Askeri) geliştirilmiş havan sistemi
- advanced narrowband digital voice terminal
- (Askeri) gelişmiş dar bant sayısal sesterminali
- advanced operations base; aviation operations branch
- (Askeri) geliştirilmiş harekat üssü; havacılık harekat şubesi
- advanced philosophy of science
- (Eğitim) ileri bilim felsefesi
- advanced photo
- (Bilgisayar) gelişmiş fotoğraf
- advanced printer function
- gelişmiş yazıcı işlevi
- advanced program settings
- (Bilgisayar) gelişmiş program ayarları
- advanced reactor
- (Nükleer Bilimler) ileri reaktör
- advanced reconditioning training
- (Askeri) TEDAVİ SONU EĞİTİMİ: Bazı hastanelerle nekahethanelerdeki belirli hastalara, hastane veya nekahethaneden çıkınca doğrudan doğruya bir fiili görev durumuna dönmelerini temin maksadıyla gösterilen, bütün sınıflarda müşterek, askeri tazeleme eğitimi
- advanced security
- Gelişmiş Güvenlik
- advanced shuttle
- (Askeri) MEKİK USULÜ YARALI TAHLİYESİ: Bir ileri ambulans bindirme yeri ile bir hasta ve yaralı ayırma istasyonu arasında tatbik edilen mekik usulü
- advanced studies
- yüksek öğrenim
- advanced surface modelling
- (Tıp) ileri yüzey modelleme
- advanced tactical air command center
- (Askeri) geliştirimiş taktik hava komuta merkezi
- advanced thermal reactor
- (Çevre) gelişmişi termik santral
- advanced timing
- (İnşaat) yüksek avans
- advanced trauma life
- (Askeri) ileri seviyede ilk yardım
- advanced trauma management; air target material; assign traffic metering
- (Askeri) geliştirlimiş travma yönetimi; hava hedef malzemeleri; trafik ölçüm tahsisi
- advanced treatment
- su kalitesini arttırmaya yönelik çalışmalar
- advanced treatment
- (Avrupa Birliği) ileri arıtma
- advanced unit training
- (Askeri) BİRLİK TEKAMÜL EĞİTİMİ: Bir ana kadro birliği (alay, tabur v. s.) kuruluşundaki küçük (bölük çapında) kadro birliklerinin vazifesini ifada kendilerine düşen görevi prova için toplanıp birlikte eğitildikleri veya müstakil bölük veya daha küçük teşkillerin müşterek silah ve yardımcı sınıflarla eğitime katıldıkları zaman uygulanan tatbiki eğitim
- advance
- {i} gelişme
Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir.
- The recent advances in medicine are remarkable.
Ama kuşkusuz o zaman hiçbir bilimsel gelişme yoktu.
- But undoubtedly there were no scientific advances then.
- advance
- {i} avantaj
Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.
- Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science.
O, avantajlarını geri çevirdi.
- She turned down his advances.
- advance
- {i} yükselme
- advance
- {i} artış
- advance
- {f} ilerletmek
- advance
- {i} atılım
- advance
- {f} yükseltmek
- advance
- yol almak
- advance
- yürümek
- enhanced
- {f} geliştir: adj.geliştirilmiş
- enhanced
- GELi$TiRiLMi$
- advance
- {f} artmak
- advance
- gelişmek
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
- Advanced countries must give aid to developing countries.
- advance
- ileri almak
- advance
- gelişim göstermek
- advance
- artırmak
- advance
- kalkınmak
- advance
- (Politika, Siyaset) iyileşme
- advance
- yardım etmek
- advance
- gelişine
- advance
- yollanmak
- advance
- genişletmek
- advance
- (Otomotiv) ateşleme zamanı
- advance
- (Bilgisayar) gelişmiş
Japonya teknolojik olarak, en gelişmiş ülke oluyor.
- Japan is becoming the most advanced country technologically.
Uzaylı, postbiyolojik ve gerçekten gelişmiş bir makinedir.
- The alien is postbiological and is really an advanced machine.
- advance
- gelişme kaydetmek
- advance
- peşin
Peşin ödemek zorundasın.
- You have to pay in advance.
Kaça mal olacağını ona peşinen sorsan iyi olur.
- You had better ask him in advance how much it will cost.
- advance
- tekamül
- advance
- terakki etmek
- advance
- (Politika, Siyaset) düzelme
- advance
- gelişme göstermek
- advance
- ileride bulunan
- advance
- (Bilgisayar) ileri
Buluşma tarihini ileri aldık.
- We advanced the date of the meeting.
O ileri düzey bir Esperanto dersi alıyor.
- He is taking an advanced course in Esperanto.
- advance
- ileri gelmek
- advance
- teklif
- advance
- yürütmek
- advance
- (Bilgisayar) avans miktarı
- advance
- ileriye gitme
- advance
- ileri gitmek
- advance
- sınıf atlamak
- advance
- (Ticaret) ön ödeme
- advance
- feyz
- advance
- ileriye almak
- other/advanced
- (Bilgisayar) diğer/gelişmiş
- pre-advanced
- İleri seviyenin öncesi
- advance
- {i} tic. avans
- advance
- ileri gitme
- advance
- ilerle
Zaman hızla geçti ve iş hiç ilerlemedi.
- Time passed rapidly and the work didn't advance at all.
Ordu tepeye kadar ilerledi.
- The army advanced up the hill.
- advance
- öne almak
- advance
- daha önceki bir tarihe almak
- enhanced
- {f} arttır
- advance
- öncü
- advance
- yaklaşım
- advance
- öne sürmek
- advance
- önde olmak
- advance
- ileri sürmek
- advance
- atamak
- enhanced
- gelişmiş
- enhanced
- {f} geliştir
- well advanced
- iyi gelişmiş
- Defense Advanced Research Projects Agency
- (Askeri) A.B.D. Gelişmiş Savunma Araştırma Projeleri Kuruluşu
- School of Advanced Military Studies
- (Askeri) İleri Askeri Çalışmalar Okulu
- advance
- {f} ileriye
- advance
- ön ödeme/ilerleme
- advance
- öne
Matbaanın icadı önemli bir teknolojik gelişmeydi.
- The invention of the printing press was a major technological advance.
Müdür, toplantıda bir öneri ileri sürdü.
- The manager advanced a proposal at the meeting.
- advance
- peşin olarak
Peşin olarak ödemek zorunda olacaksın.
- You're going to have to pay in advance.
O peşin olarak ödünç para aldı.
- He borrowed the money in advance.
- advance
- in advance önde
- advance
- ilerlemeler
Japon endüstrisi savaştan beri büyük ilerlemeler kaydetti.
- Japanese industry has made great advances since the war.
Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
- Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.
- advance
- avans,v.ileri git: n.peşin
- advance
- asılma
- advance
- ileride
- advance
- terakki