Sık sık Londra'ya giderim.
- I often go to London.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- He often eats breakfast there.
Tom ve arkadaşları, çoğu kez gece yarısına kadar kart oyunu oynar.
- Tom and his friends often play cards until after midnight.
Suç çoğu kez yoksullukla ilgilidir.
- Crime has often been related to poverty.
Mutlu çocukluğumu sıkça hatırlıyorum.
- I often remember my happy childhood.
Yaşım hakkında sıkça yalan söylerim.
- I often lie about my age.