Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.
- Adopting the new policy was the best thing this company ever did.
Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
- Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
Eşim bir çocuğu evlat edinmek istiyordu.
- My wife wanted to adopt a child.
Bir kediyi evlat edinirken bir köpeği evlat edinmek için bir sebep yok.
- There is no reason to adopt a dog when we could adopt a cat.
Onun önerisini benimsemeliyiz.
- We should adopt his proposal.
Fikrini benimsemeye karar verdik.
- We have decided to adopt your idea.
A friend of mine recently adopted a Chinese baby girl found on the streets of Beijing.