adaylar

listen to the pronunciation of adaylar
التركية - الإنجليزية
nomenclature
nominees
candidates

He is one of the American presidential candidates. - O, Amerikan başkanlık adaylarından biri.

There was a list of available candidates. - Mevcut adayların bir listesi vardı.

trainees
applicants

Applicants must be under thirty years old. - Adaylar otuz yaşın altında olmalılar.

Aren't there any qualified applicants? - Hiç nitelikli adaylar yok mu?

aday
applicant

She was chosen from ten thousand applicants. - O, on bin adaydan seçildi.

Mary was chosen from among 500 applicants. - Mary 500 aday arasından seçildi.

aday
{i} candidate

Dwight Eisenhower was the candidate for president. - Dwight Eisenhower bir başkan adayıydı.

Winning the election was a great victory for the candidate's political party. - Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.

aday
nominee

He is a nominee in four award categories. - O, dört ödül kategorisinde aday.

There are six nominees for this year's prize. - Bu yılki ödül için altı aday var.

aday
{i} contestant
aday
applier
aday
(Ticaret) trainee
aday
slated to
aday
aspirant
aday
postulant
aday
entrant
aday
(Hukuk) candidate, nominee, applicant
aday
candidate, nominee; applicant namzet
aday
cadet
aday
{i} remainderman
aday
nominator
التركية - التركية

تعريف adaylar في التركية التركية القاموس.

ADAY
(Osmanlı Dönemi) Bak: Namzed
Aday
namzet
aday
Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse: "Babası da beni damat adayı olarak görüyordu."- M. Yesarî
aday
Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse
aday
Bir iş için yetiştirilmekte olan kimse, namzet
aday
Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, on gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir."- Anayasa