Tom müzik çalışmayı sever.
- Tom loves studying music.
Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
- I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
Zamanımın çoğunu Fransızca çalışarak geçirdim.
- I spent a lot of my time studying French.
Tom çalışarak çok zaman harcar.
- Tom spends a lot of time studying.
Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.
- But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.
Evde İngilizce çalışıyorum.
- I'm studying English at home.