التركية - التركية
تعريف acima في التركية التركية القاموس.
- acıma
- Acımak işi
- acıma
- Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet: "Sizin zerre kadar acımanız yok mu?"- H. R. Gürpınar
- acıma
- Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet
المصطلحات ذات الصلة
التركية - الإنجليزية
تعريف acima في التركية الإنجليزية القاموس.
- acıma
- compassion
Tom's lack of compassion surprised Mary.
-Tom'un acımasız olması Mary'yi şaşırttı.
- acıma
- pity
I don't have any pity for such a fool.
-Böylesine bir aptal için hiç acımam yok.
Tom's face was full of pity.
-Tom'un yüzü acıma doluydu.
- acıma
- pity, compassion
- acıma
- commiseration
- acıma
- ache, aching, painfulness
- acıma
- sympathy
- acıma
- ruth
Among the manufacturers of so-called consumer electronics, there exists ruthless cut-throat competition.
-Tüketici elektroniği denen üreticiler arasında acımasız bir rekabet vardır.
Dan was a ruthless killer.
-Dan acımasız bir katildi.
- acıma
- pathos
- acıma
- pity, mercy, compassion, clemency " merhamet; commiseration
- acıma
- {i} feeling
- acıma
- charity
- acıma
- smart
- acıma
- suffering
- acıma
- clemency
- acıma
- mercy
You just have to have mercy on my poor wife.
-Sadece zavallı karıma acımalısın.
- acıma
- aching