Onun söylediği doğru.
- What he said is true.
Hikâyesi doğru olmayabilir.
- His story may not be true.
Hakiki uyruğumuz insanoğludur.
- Our true nationality is mankind.
Söylenti gerçek olamaz.
- The rumor can't be true.
Onun gerçek olduğunu söylemeye utandım.
- I'm ashamed to say that it's true.
Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir.
- This story may sound strange, but it's absolutely true.
Onun tamamen doğru olduğunu sanmıyorum.
- I don't think that's quite true.
Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar.
- Only those who change stay true to themselves.
Bu, Fadıl Sadık'ın gerçek hikayesidir.
- This is the true story of Fadil Sadiq.
Ne olduğunu tam olarak anlattı.
- He accurately described what happened there.
Ben büyük annemin yüzünü tam olarak hatırlamıyorum.
- I don't remember my grandmother's face accurately.
O doğru olabilir ama gerçekten öyle düşünmüyorum.
- That could be true, but I don't really think so.
Bu gerçekten doğru değil.
- That's not really true.
O tam olarak doğru değildi.
- That wasn't exactly true.
O tam olarak doğru değil.
- That's not exactly true.
this gun shoots true.
... have really beautiful characters. And I feel like you can most accurately describe a character ...
... a bootloader that can reliably and accurately report on the kernels and OSs it finds on ...