Tüm öğrencilerin kütüphaneye erişimi var.
- All students have access to the library.
Benim onun kitaplığına erişimim var.
- I have access to his library.
Polis yola girişi kısıtladı.
- The police restricted access to the road.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Sami, Leyla'nın parasına erişmek istiyordu.
- Sami wanted to access Layla's money.
Tabii ki Başbakan'a erişmek zordur.
- Of course it's difficult to gain access to the Prime Minister.
Ne zaman bir kaza olsa doktorların aradığı ilk şey hasta hakkında bazı bilgiler sağlayan bir bilezik, bir kolye, veya bir aksesuardır.
- Whenever an accident happens, the first thing the doctors look for is a bracelet, a necklace, or some accessory that can provide some information about the patient.
Konsol veya aksesuarları yüksek sıcaklık, yüksek nem ya da doğrudan güneş ışığına maruz bırakmayın. (5 °C ile 35 °C veya 41°F ile 95°F aralığında sıcaklığa sahip bir ortamda kullanın)
- Do not expose the console or accessories to high temperatures, high humidity or direct sunlight (use in an environment where temperatures range from 5 °C to 35 °C or 41 °F to 95 °F).
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
- Everyone has the right of equal access to public service in his country.
Kablo olmadan internete ulaşmak mümkündür.
- It is possible to access the Internet without a wire.
Nedense benim e-postama erişemedim.
- For some reason I couldn't access my e-mail.
Tüm öğrencilerin kütüphaneye erişimi var.
- All students have access to the library.
Yere kara yoluyla ulaşılamaz.
- The place is not accessible by land.
Şehre demir yolu ile erişilebilir.
- The town is accessible by rail.
The only accession which the Roman empire received was the province of Britain. - Edward Gibbon.