Bol gıda malzemeleri var.
- There are abundant food supplies.
Japonya'da doğal kaynaklar bol değildir.
- Natural resources are not abundant in Japan.
Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar.
- Very large windows assure abundant natural daylight.
Şu ülkede petrol çoktur.
- Oil is abundant in that country.
Ağaç meyve bakımından verimlidir.
- The tree is abundant in fruit.
Hükümet eğitimi daha bol miktarda finanse etmeli.
- The government should finance education more abundantly.
Bol miktarda suyumuz var.
- We have a plentiful supply of water.
Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
ith their magical words they bring forth to our eyesight the abundant images and beauties of creation. — Leigh Hunt, On the Realities of Imagination.
Abundant in goodness and truth. — Exodus, 34:6.
The factors of 30 are 1, 2, 3, 5, 6, 10, 15 and 30, and 1 + 2 + 3 + 5 + 6 + 10 + 15 = 42, which is greater than 30, so 30 is an abundant number.
... Because our energy is low cost, that are already beginning to come back because of our abundant ...
... Right after you have abundant oxygen, you get size and complexity. ...