Kayakları arabanın üstüne koydu.
- He put the skis on top of the car.
Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy.
- Put this book on top of the others.
Kedi masanın üstünde oturuyor.
- The cat is sitting on top of the table.
Parmaklığın üstünde iki çocuk oturuyor.
- Two children are sitting on top of the fence.
Sen çan eğrisinin tepesindesin.
- You're on top of the bell curve.
Ne zaman bir dağın tepesinde olsam kendimi minnettar hissediyorum.
- Whenever I'm on top of a mountain, I feel grateful.
Havada uçan bir kuş sürüsü gördüm.
- I saw a flock of birds flying aloft.
I have sorted out the problems and am now on top of the situation.
. . and on top of all that, I got a puncture!.