O bir meclis üyesi seçildi.
- He was elected a member of parliament.
Mary her zaman sol eğilimli olmuştur, ama o Sol Parti için mecliste bir koltuğa sahip olduğundan beri, o, radikal kapitalizm eleştirisi ile bir medya yıldızı oldu.
- Mary has always been left-leaning, but since she's got a seat in parliament for the Left Party, she has become a media star with her radical critique of capitalism.
Bir İngiliz Parlamentosu turu attık.
- We took a tour of the British Parliament.
Parlamento şimdi oturumdadır.
- Parliament is now in session.