Babam akşam yemeği sırasında tek kelime söylemedi.
- Mein Vater sagte während des Abendessens kein Wort.
Dün akşam karım ve ben akşam yemeği için bir arkadaşa gittik.
- Gestern Abend gingen meine Frau und ich zu einem Freund zum Abendessen.
Annem akşam yemeği hazırlamanın zamanı olduğunu belirtti.
- Mother mentioned that it was about time to prepare supper.
Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
- My mother is busy preparing supper.
Öğle ve akşam yemeklerini saat kaçta yersin?
- At what time do you eat lunch and supper?
Tom, Mary'nin onunla akşam yemeği yeme davetini kabul etti.
- Tom accepted Mary's invitation to have dinner with her.
Onlar altıda varırlar ve sonra hep birlikte akşam yemeği yeriz.
- They will arrive at six, and then we will all have dinner.
Biz gerçekten bütün bu insanlara biftek yemekleri almayacağız, değil mi?
- We're not really going to buy all these people steak dinners, are we?
Bu gece TV yemekleri yiyoruz.
- We're having TV dinners tonight.
Bir restoranda akşam yemeği yemek istiyorum.
- I want to have dinner at a restaurant.
Bir restoranda akşam yemeği yemek istiyorum.
- I wanna have dinner in a restaurant.
Bu akşam evimde yemek yemek ister misin?
- Would you like to have dinner at my place tonight?
Bu akşam benimle yemek yemek ister misin?
- Do you want to have dinner with me tonight?
You are to do your homework before supper.
- Du musst deine Hausaufgaben vor dem Abendessen machen.
Taro, the supper is ready!
- Taro, das Abendessen ist fertig!
She ordered three dinners.
- Sie hat drei Abendessen bestellt.
He ordered three dinners.
- Er hat drei Abendessen bestellt.
I can have dinner ready by 10 o'clock.
- Ich kann das Abendessen um 10 Uhr fertig haben.
Would you like to have dinner with me tonight?
- Würdest du heute Abend gerne mit mir Abendessen?