O, ormanda yürüdüğünü, yabani çiçekler aradığını söyledi.
- She said she was walking through the woods, looking for wild flowers.
Yabani kuşları izliyorum.
- I am watching wild birds.
Vahşi Jaguarlar hakkında rüya gördü.
- She dreamt about wild jaguars.
Güneş vahşi bir renk aleviyle batıyor.
- The sun goes down in a wild blaze of color.
Çölde tek başına hayatta kalabilir misin?
- Could you survive alone in the wilderness?
Kediler yaban hayatı için üst düzeyde tehdittir. Daha şimdiden otuz üç tane türün küresel çapta yok olmasından sorumludurlar ve her yıl milyarlarca yabani kuş ve memeliyi öldürmektedirler.
- Cats are the top threat to wildlife. They already are responsible for the global extinction of thirty three species and kill billions of wild birds and mammals each year.
Tom bir yaban hayatı sığınma evi yaratmak için mülkünü bağışladı.
- Tom donated his estate to create a wildlife sanctuary.
Sami, geniş Rus vahşi doğasında yürüyüşe çıkmayı seviyordu.
- Sami loved hiking in the vast Russian wilderness.
Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
- Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.
- The consumer price index has been fluctuating wildly.
Kalbi çılgınca çarpıyordu.
- His heart was beating wildly.
Parti oldukça tenhaydı.
- The party was pretty wild.
She of nought affrayd, / Through woods and wastnesse wide him daily sought.