Tom hızlı bir yayadır.
- Tom is a fast walker.
Böylesine uzun bir mesafeyi yürüdüğü için iyi bir yürüyüşçü olmalı.
- He must be a good walker to have walked such a long distance.
Yürüyüşçüler Boston'dan yola çıktı ve altı ay sonra San Fransisko'ya vardı.
- The walkers set out from Boston and reached San Francisco six months later.
O bir yürüteç yardımıyla yürümektedir.
- She gets about with the help of a walker.
I would ask for the pleasure of your company, Mr. Knightley, but I am a very slow walker, and my pace would be tedious to you; and, besides, you have another long walk before you, to Donwell Abbey..