a verbal act of admitting defeat

listen to the pronunciation of a verbal act of admitting defeat
الإنجليزية - التركية

تعريف a verbal act of admitting defeat في الإنجليزية التركية القاموس.

surrender
{f} pes etmek
surrender
{f} kendini bırakmak
surrender
{f} feragat etmek
giving up
vazgeçme

Ailem için tatilimden vazgeçmeye razı oldum. - I concurred in giving up my vacation for my family.

Tom'un canı vazgeçmek istedi. - Tom felt like giving up.

surrender
teslim

Meksikalılar teslim oldu. - The Mexicans surrendered.

Herold teslim olmayı kabul etti. - Herold agreed to surrender.

surrender
vazgeçme

Hiç vazgeçme. Asla teslim olma. - Never give up. Never surrender.

Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez. - The ruling class will not surrender its power.

surrender
{f} teslim ol

O teslim olmak zorunda kalacaktı. - He would have to surrender.

Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok. - Under the circumstances we have no choice but to surrender.

surrender
{i} feragat
surrender
ümidini kesmek
surrender
{f} teslim etmek; teslim olmak
surrender
herhangi bir duygu ve fikrin esiri olmak
surrender
{i} teslim etme

Polis silahını teslim etmesi için suçluyu ikna etti. - The police persuaded the criminal to surrender his weapon.

Tom pasaportunu teslim etmek zorunda mıydı? - Did Tom have to surrender his passport?

surrender
surrender value sigorta poliçesi iptal edildiği takdirde poliçe sahibine verilecek para mi
surrender
{i} iade
surrender
{i} feragat; verme, bırakma, terk
surrender
{f} bırakmak
surrender
(isim) vazgeçme, feragat, teslim, bırakma, teslim etme, teslim olma, iptal etme, iade
الإنجليزية - الإنجليزية
yielding
surrender
giving up
a verbal act of admitting defeat

    الواصلة

    a ver·bal act of ad·mit·ting de·feat

    التركية النطق

    ı vırbıl äkt ıv ädmîtîng dîfit

    النطق

    /ə ˈvərbəl ˈakt əv adˈmətəɴɢ dəˈfēt/ /ə ˈvɜrbəl ˈækt əv ædˈmɪtɪŋ dɪˈfiːt/
المفضلات