a usually secretive or illicit sexual relationship

listen to the pronunciation of a usually secretive or illicit sexual relationship
الإنجليزية - التركية

تعريف a usually secretive or illicit sexual relationship في الإنجليزية التركية القاموس.

affair
{i} sorun, mesele, iş
affair
{i} ilişki

Onun iş ilişkileri iyi durumda. - His business affairs are in good shape.

O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi. - It was a one-sided love affair.

affair
takıntı
affair
macera

Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı. - It was a very passionate love affair.

affair

Öldüğün zaman, senin işlerine ben bakacağım. - I'll look after your affairs when you are dead.

Onun işlerine karışmayın. - Don't meddle in his affairs.

affair
hadise
affair
maslahat
affair
{i} olay

Onlar olayı araştıracak. - They are going to investigate the affair.

O, olaya karıştığını inkar etti. - He denied having been involved in the affair.

affair
iş/ilişki/mesele
affair
{i} mesele

Ben mesele ile ilgili değilim. - I am not concerned with the affair.

Bütün bu mesele bana bir baş ağrısı veriyor. - This whole affair is giving me a headache.

affair
{i} k.dili. şey (makine/eşya)
affair
{i} gönül macerası
affair
{i} k.dili. olay, skandal
affair
{i} konu

İş hakkında konuşmak ister misin? - Do you want to talk about the affair?

Olay hakkında konuşmak istemiyor musun? - Don't you want to talk about the affair?

affair
{i} şey

Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir. - He knows a lot about foreign affairs.

affaire
gizli ilişki
affaire
hikâye
الإنجليزية - الإنجليزية
liaison
intimacy
affaire
involvement
Amour
affair
a usually secretive or illicit sexual relationship

    الواصلة

    a u·su·al·ly se·cre·tive or il·lic·it sex·u·al re·la·tion·ship

    التركية النطق

    ı yujıli sikrıtîv ır îlîsıt sekşuıl rileyşınşîp

    النطق

    /ə ˈyo͞oᴢʜəlē ˈsēkrətəv ər əˈləsət ˈseksʜo͞oəl rēˈlāsʜənˌsʜəp/ /ə ˈjuːʒəliː ˈsiːkrətɪv ɜr ɪˈlɪsət ˈsɛkʃuːəl riːˈleɪʃənˌʃɪp/
المفضلات