الإنجليزية - التركية
تعريف a type having a dot or short row of dots upon its face في الإنجليزية التركية القاموس.
- leader
- {i} baş
Eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson Brexit için kampanyanın lideriydi.
-Former London mayor Boris Johnson was the leader of the campaign for Brexit.
Ben devriye başkanıyım.
-I am the patrol leader.
- leader
- {i} lider
Partinin lideri ünlü bir bilim adamıdır.
-The leader of the party is a famous scientist.
Birçok lider uzlaşmayı destekledi.
-Many leaders supported the compromise.
- leader
- {i} önayak
- leader
- başbuğ
- leader
- önder lider
- leader
- başkan
Eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson Brexit için kampanyanın lideriydi.
-Former London mayor Boris Johnson was the leader of the campaign for Brexit.
Cumhuriyetçi Parti liderleri Başkan Hayes'i eleştirdi.
-Republican Party leaders criticized President Hayes.
- leader
- önderlik
- leader
- bando şefi
- leader
- başta gelen kimse
- leader
- önde gelen kimse
- leader
- {i} orkestra/bando/koro şefi
- leader
- öncü
- leader
- gözü belirli bir yere çekmek için konulan bir sıra nokta
- leader
- gazetede başmakale
- leader
- en öne koşulmuş at
- leader
- (Askeri) LİDER: Başkalarını idare edecek niteliklere sahip kimse
- leader
- {i} önder, lider, baş
- leader
- {i} İng. gazetenin görüşünü yansıtan makale
- leader
- Doldurucu
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a type having a dot or short row of dots upon its face في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- leader
a type having a dot or short row of dots upon its face
الواصلة
a type ha·ving a dot or Short row of dots up·on its faceالتركية النطق
ı tayp hävîng ı dät ır şôrt rō ıv däts ıpän îts feysالنطق
/ə ˈtīp ˈhavəɴɢ ə ˈdät ər ˈsʜôrt ˈrō əv ˈdäts əˈpän əts ˈfās/ /ə ˈtaɪp ˈhævɪŋ ə ˈdɑːt ɜr ˈʃɔːrt ˈroʊ əv ˈdɑːts əˈpɑːn ɪts ˈfeɪs/
Resimler
المفضلات