O adam gelecek hafta duruşmaya gidiyor.
- That man is going on trial next week.
Yakalandı ve duruşma için tutuldu.
- He was captured and held for trial.
Polis onu yargılamadı.
- The police didn't put him on trial.
Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.
- This is a hearing, not a trial.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.
- Trial and error is essential to progress.
Tom'un testi ne zamandı?
- When was Tom's trial?
Facebook ve cep telefonu mesajları bir öğrenciye tecavüz etmesi nedeniyle bir adamın davasında kilit delil olarak ortaya çıkmıştır.
- Facebook and text messages have emerged as key evidence in the trial of a man for raping a student.
O duruşmada davacı benim.
- I am the plaintiff in that trial.
Tom mahkemeye gitmeye hazırlanıyordu.
- Tom was prepared to go to trial.
Mahkeme peş peşe on gün sürdü.
- The trial lasted for ten consecutive days.
The team trialled a new young goalkeeper in Saturday's match, with mixed results.
... field trial, this will work today. ...
... And if you start a trial by June 30, you'll pay ...