Birçok akarsu üzerinde köprü inşa etmek zorundaydılar.
- They had to build bridges over the many streams.
Bir akarsu geçerken atları asla takas etme.
- Never swap horses while crossing a stream.
Bu yeni fikirlerin bir akışını getiren bir şeydi.
- It was something which brought a stream of new ideas.
Trafik akışında bir kesinti yoktu.
- There was no gap in the stream of traffic.
Bir dere göle akmaktadır.
- A stream flows into the lake.
Akıntıya karşı çabalamak cesaret gerektirir.
- To strive against the stream requires courage.
Tekne akıntıyla sürüklendi.
- The boat drifted down the stream.