الإنجليزية - التركية
تعريف a thief. في الإنجليزية التركية القاموس.
- fury
- hiddet
Fırtınanın hiddeti çocukları korkuttu.
-The fury of the storm frightened the children.
- fury
- {i} öfke
Fırtına onun öfkesini azalttı.
-The storm remitted its fury.
Tom'un üzüntüsü hızla öfkeye döndü.
-Tom's sadness quickly turned to fury.
- fury
- {i} kızma
- fury
- {i} yılan saçlı tanrıça
- fury
- büyük öfke
- fury
- korkunç öfke
- thief.
- hırsız
- briber
- {i} rüşvet veren
- briber
- {i} para yediren
- fury
- (isim) öfke, hiddet, sinir, gazap, kızma, çılgınlık, kızgın kadın, kızgınlık, şirret kadın, yılan saçlı tanrıça, yılan saçlı üç tanrıçadan biri
- fury
- {i} gazap
- fury
- çok öfkeli kadın
- fury
- şirret kadın in a fury ofkeli Iike fury kdili hiddetle
- fury
- taş kınlık
- fury
- çok hızlı
- fury
- i hiddet
- fury
- {i} kızgın kadın
- fury
- {i} kızgınlık
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a thief. في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- tea leaf
- lift
The lift came into the shop dressed like a country gentleman, but was careful not to have a cloak about him, so that the tradesman could see he had no opportunity to conceal any goods about his person.
- thief.
- fidlam ben
- A thief
- snitch
- A thief
- fury
- A thief
- nimmer
- A thief
- micher
- A thief
- briber
المصطلحات ذات الصلة
a thief.
الواصلة
a thiefResimler
فيديوهات
... and recall them as you need them, but when you copy, you're just a thief, that's just ...
السابق
المفضلات