Bu, iyi bir ders kitabı.
- This is a good textbook.
O, Amerikan tarihine dair bir ders kitabı okuyordu.
- He was reading a textbook on American history.
Benim bir gramer kitabım var.
- I have a grammar book.
Dilbilgisinde ve kelime hazinesinde, bazı lehçeler standart dilden önemli ölçüde farklıdır
- In grammar and vocabulary, some dialects differ significantly from the standard language.
Fransızcanın dilbilgisinin zor olduğunu düşünüyorum.
- I think that French grammar is difficult.
Ben bu kafa karıştırıcı gramer sorusunu anlamıyorum.
- I don't understand this confusing grammar question.
Latince iyi bir gramer bilgisi gerektiren kaç dilden biridir.
- Latin is one of the few languages that requires a good knowledge of grammars.
Kitapçıda ders kitapları satıyorlar.
- They sell textbooks at the bookstore.
Ders kitaplarını nereden alırız?
- Where do we get the textbooks?
a kind of descriptive account or a social, geographical, anthropological, or historical commentary that may at times have a certain textbook tone to it.
In many ways the Korean nuclear crisis is a textbook example of coercive diplomacy — its strengths as well as the risks inherent in such a strategy.