a term for the amount of audio that is present

listen to the pronunciation of a term for the amount of audio that is present
الإنجليزية - التركية

تعريف a term for the amount of audio that is present في الإنجليزية التركية القاموس.

level
düzey

Son zamanlarda yağ düzeyini kontrol ettin mi? - Have you checked the oil level recently?

İngilizce düzeyimi yükselteceğim. - I'm going to raise my English level.

level
seviye

Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde. - Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.

Bu yıl işsizlik rekor seviyelere ulaşacak. - This year unemployment will reach record levels.

level
aynı seviyeye getir
level
aynı düzeyde
level
aynı düzlemde olma
level
muntazam
level
bir seviyede olan
level
kot
level
altitüt
level
düzlemek
level
dengeli
level
derece

Su, deniz seviyesinde 100 santigrat derecede kaynar. - Water boils at 100 degrees Celsius at sea level.

Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde. - Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.

level
düz yer
level
düzey,v.aynı seviyeye getir: n.düzey
level
{s} seviyeli

Tom geçen yılın ders planlarını benimsedi böylece onları bu yılın daha düşük seviyeli öğrencileri için kullanabildi. - Tom adapted last year's lesson plans so he could use them with this year's lower level students.

level
{i} zemin
level
{i} düzlük, düz yer
level
{s} akılcı
level
{i} düzeç, kabarcıklı düzeç, su terazisi
الإنجليزية - الإنجليزية
level
a term for the amount of audio that is present

    الواصلة

    a term for the a·mount of au·di·o that I·s pres·ent

    التركية النطق

    ı tırm fôr dhi ımaunt ıv ädiō dhıt îz prizent

    النطق

    /ə ˈtərm ˈfôr ᴛʜē əˈmount əv ˈädēˌō ᴛʜət əz prēˈzent/ /ə ˈtɜrm ˈfɔːr ðiː əˈmaʊnt əv ˈɑːdiːˌoʊ ðət ɪz priːˈzɛnt/
المفضلات