Zil öğle saatinde çalar.
- The bell rings at noon.
Ben zilin çaldığını duydum.
- I heard the bell ring.
Kilise çanları çalıyor.
- The church bells are ringing.
Kilise çanını her sabah duyabiliriz.
- We can hear the church bell every morning.
Japonya'ya bir telefon görüşmesi nasıl yapabilirim?
- How can I make a telephone call to Japan?
O bir telefon görüşmesi bekliyor.
- He is waiting for a telephone call.