a supply held in storage

listen to the pronunciation of a supply held in storage
الإنجليزية - التركية

تعريف a supply held in storage في الإنجليزية التركية القاموس.

store
{f} depolamak

Bu kutuları depolamak için yeterli yerim yok. - I don't have enough space to store these boxes.

store
depo

İstediğimiz her şey ile tıka basa dolu olan bir depoda açlıktan ölen ilk milletiz. - We are the first nation to starve to death in a storehouse that's overfilled with everything we want.

Onu yapmayın! İlaç deposunda bir bilgisayar var. - Don't do that!!! There's a computer at the drug store.

store
mağaza

Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı. - My mother bought some apples at a fruit store.

Amcamın cadde boyunca bir mağazası var. - My uncle has a store along the street.

store
{i} dükkân

Likör dükkânından bir şişe bira satın aldım. - I bought a bottle of beer at the liquor store.

Dükkan tiyatronun tam karşısında. - The store is just across from the theater.

store
depoya koymak
store
(Denizbilim) saklantı
store
saklamak
store
bolluk
store
depola

Develer hörgüçlerinde çok miktarda yağ depolayabilir. - A camel can store a large amount of fat in the hump on its back.

Tom'un eşyasını bir yere depolaması gerekiyordu, bu yüzden ona bizim garaja koyabileceğini söyledim. - Tom needed to store his stuff somewhere, so I told him he could put it in our garage.

store
ç.erzak
store
levazım
store
levazımını tedarik etmek
store
{i} hafıza
store
{i} stok, hazne
store
{i} ambar
store
{f} doldurmak

Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım. - I have to fill in for Tom at the store.

store
depola,v.depola: n.dükkan
store
yığınak
store
{f} hafızaya almak
الإنجليزية - الإنجليزية
store
a supply held in storage

    الواصلة

    a sup·ply held in stor·age

    التركية النطق

    ı sıplay held în stôrıc

    النطق

    /ə səˈplī ˈheld ən ˈstôrəʤ/ /ə səˈplaɪ ˈhɛld ɪn ˈstɔːrəʤ/
المفضلات