Dün bavulumu bagaj odasına koydum ama şimdi kayıp gibi görünüyor.
- I put my suitcase in the baggage room yesterday, but now it seems to be missing.
Bavulu açamayasın diye anahtarı gizleyeceğim.
- I shall hide the key so that you cannot open the suitcase.
Tom torbadan bir parça şeker aldı.
- Tom took a piece of candy from the bag.
Ne yazık ki, Tom kediyi torbadan dışarı çıkarttı.
- Unfortunately, Tom let the cat out of the bag.
Bu poşetleri bagaja koyar mısın?
- Could you put these bags in the trunk?
Dan bir çöp poşetiyle Linda'yı boğarak öldürdü.
- Dan smothered Linda with a trash bag.
Çocukları çantaya koymayın.
- Don't put children into the bag.
Çantam çok eski. Yeni bir tane almalıyım.
- My bag is too old. I must buy a new one.
Tom valizin anahtarını Mary'ye verdiğini hatırlıyor.
- Tom remembers giving Mary the key to the suitcase.
Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
- The suitcase contained nothing but dirty clothes.
Çantanızda neyiniz olduğuna bir bakalım.
- Let's see what you've got in your suitcase.
Ben biletimi alırken çantama dikkat et.
- Keep an eye on my suitcase while I get my ticket.