a substance which currently pervades the air, the water, the sea and the soul

listen to the pronunciation of a substance which currently pervades the air, the water, the sea and the soul
الإنجليزية - التركية

تعريف a substance which currently pervades the air, the water, the sea and the soul في الإنجليزية التركية القاموس.

poison
zehirlemek

Tom'u zehirlemek için birçok girişim vardı. - There have been many attempts to poison Tom.

poison
zehir

Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır. - Properly used, certain poisons will prove beneficial.

Mızrağın ucu, ölümcül bir zehire batırıldı. - The tip of the spear was dipped in a deadly poison.

poison
{i} zehir,zehir
poison
otalamak
poison
(Tıp) zehlr
poison
içki

Sami zehirli kapsülleri Leyla'nın içkisine boşalttı. - Sami emptied the poisonous capsules into Layla's drink.

Tom, Mary'nin içkisine zehir koydu. - Tom put poison in Mary's drink.

poison
{f} zehirle

Tom'un Mary'yi zehirlemesinin mümkün olduğuna inanıyoruz. - We believe it was possible that Tom poisoned Mary.

Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır. - Properly used, certain poisons will prove beneficial.

poison
{i} ağı
poison
(isim) zehir, ağı, aşı, içki
poison
poison gas zehirli poison hemlock
poison
bozmak
poison
(fiil) zehirlemek, zehir katmak, zehir vermek
poison
büyük baldıran
poison
{f} zehir katmak
poison
zehir içirmek
poison
ifsat etmek
poison
sem
poison
ya mahsus ve dokununca vücudu zehirleyen bir çeşit
الإنجليزية - الإنجليزية
poison
a substance which currently pervades the air, the water, the sea and the soul

    الواصلة

    a sub·stance which cur·rent·ly pervades the air, the water, the sea and the soul

    النطق

المفضلات