a student who holds a scholarship

listen to the pronunciation of a student who holds a scholarship
الإنجليزية - التركية

تعريف a student who holds a scholarship في الإنجليزية التركية القاموس.

scholar
{i} bilim adamı

O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır. - She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.

Bir bilim adamı, insan hakları hakkında harika bir konuşma yaptı. - A scholar made an excellent speech about human rights.

scholar
{i} bilgin

O büyük bir siyasetçi ve dahası iyi bir bilgin. - He is a great politician, and, what is more, a good scholar.

İnsanlar onu büyük bir bilgin olarak düşünüyorlar. - People thought him to be a great scholar.

scholar
{i} bilgin, âlim
scholar
{i} alim

Yarım-doktor seni ve yarım-din alimi inancını öldürür. - A half-doctor kills you and a half-religious scholar kills your belief.

Otuz iki Madagascan alimi Çin'e uçuyor. - Thirty-two Madagascan scholars are flying to China.

scholar
{i} öğrenci

Burslar artık geçen yıl olduğu gibi bu yaz aynı öğrencilere verilmedi. - This summer, no scholarships were awarded to students who received one last year.

Eileen çok iyi bir öğrenciydi. O Syracuse Üniversitesinde okumak için bir burs kazandı. - Eileen was a very good student. She earned a scholarship to attend Syracuse University.

scholar
allame
scholar
çok bilgili kimse
scholar
tahsilli kimse
scholar
Uzman, mütehassis; belli bir sahada geniş bilgiye sahip olan kişi

A Shakespearean scholar.

scholar
{i} burslu öğrenci
scholar
{i} mektepli
scholar
{i} bilge
scholar
burslu öğrenci/bilgin
scholar
edebi ilimlerde araştırma yapan kimse
scholar
{i} okumuş kimse
scholar
{i} eğitimini almış kimse
scholar
{i} edip
الإنجليزية - الإنجليزية
scholar
A student who
graduate student
a student who holds a scholarship

    الواصلة

    a stu·dent who holds a schol·ar·ship

    التركية النطق

    ı studınt hu hōldz ı skälırşîp

    النطق

    /ə ˈsto͞odənt ˈho͞o ˈhōldz ə ˈskälərˌsʜəp/ /ə ˈstuːdənt ˈhuː ˈhoʊldz ə ˈskɑːlɜrˌʃɪp/
المفضلات