Onun hikayesi herkesin merakını uyandırdı.
- His story excited everyone's curiosity.
Onun hikayesi çocuklarda merak uyandırdı.
- Her story excited curiosity in the children.
Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
- Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.