Onlardan biri bir casus.
- One of them is a spy.
Adam bir casus olarak tutuklandı.
- The man was arrested as a spy.
Ana dilini konuşan biri olarak geçmeye çalışan bir ajan olsan ve o şekilde konuşsan, büyük olasılıkla yakalanırsın.
- If you were a spy trying to pass as a native speaker and said it that way, you'd likely get caught.
Dikkat et! Bir polis ajan etrafı gözetliyor.
- Watch out! A police spy is snooping around.
Gangasterlerle ilgili casusluk yapmak tehlikeli bir girişimdi.
- Spying on gangsters was a dangerous venture.
Burada bizim hakkımızda casusluk yapmak için gönderildin!
- You were sent here to spy on us!
Gerçekten Tom'u gözetlememi istiyor musun?
- Do you really want me to spy on Tom?
Neden Tom'u senin için gözetlemeyi istiyorum?
- Why would I want to spy on Tom for you?
Gangasterlerle ilgili casusluk yapmak tehlikeli bir girişimdi.
- Spying on gangsters was a dangerous venture.
Neden onlara casusluk yapıyordun? Ben casusluk yapmıyordum
- Why were you spying on them? I wasn't spying.
Bir şey onu korkutmuş omalı.
- Something must've spooked her.
Bir şey onu korkutmuş olmalı.
- Something must've spooked him.
Çocuklar yol boyunca farklı hayaletevlerden dehşet içinde koşarak geldiler.
- Children came running in terror from the different spookhouses along the street.
O bizi gözetlemek için burada.
- She's here to spy on us.
Hükümet seni gözetlemek istiyor.
- The government wants to spy on you.
Sen beni ispiyon ediyorsun.
- You've been spying on me.
Beni ispiyonlamak için mi buradasın?
- Are you here to spy on me?
And priuie spials plast in all his way, / To weete what course he takes, and how he fares .
I think I can spy that hot guy coming over here.
During the Cold War, Russia and America would each spy on each other for recon.
... their tablets, and their computers-- that allows them to spy on their employees' Internet ...
... surveillance equipment for China to spy on its own folks. ...