a small room; an inclosed place

listen to the pronunciation of a small room; an inclosed place
الإنجليزية - التركية

تعريف a small room; an inclosed place في الإنجليزية التركية القاموس.

cabin
{i} kabin

Tom'un göl yakınında küçük bir kabini var. - Tom has a small cabin on the lakefront.

O, on yıldan daha fazla süredir tek başına bir kabinde yaşamaktadır. - He has been living in the cabin by himself for more than ten years.

cabin
kamara

Tom ve Mary balayıları için İtalya yakınında vapurla seyahate çıktılar fakat gemi battı ve Tom kamarasında boğuldu. - Tom and Mary went on a cruise near Italy for their honeymoon, but the ship sank and Tom was drowned in his cabin.

Tom kamaraya geri gitti. - Tom has gone back to the cabin.

cabin
tahta kulübe
cabin
pilot kabini
cabin
{i} uçakta öndeki özel bölüm
cabin
tahdit etmek
cabin
{i} kulübe

Kulübeye yetişinceye kadar onu tek sıra izledik. - We followed him single file till we reached the cabin.

Tom ormanda küçük bir kulübede tek başına yaşar. - Tom lives all by himself in a small cabin in the woods.

cabin
{f} kabin veya kamarada yaşamak
cabin
kamara/kulübe/kabin
cabin
{i} hücre
cabin
cabin class ikinci sınıf
cabin
cabin boy kamarot
cabin
küçük bir yere kapamak
الإنجليزية - الإنجليزية
cabin