Kafeterya kendi kendine servis.
- The cafeteria was self-service.
Kafeteryada çalışmak istiyorum.
- I'd like to work at the cafeteria.
Oradaki kafeteryada bir fincan kahve içmeye gidelim.
- Let's go drink a cup of coffee at that coffee shop over there.
Kafede bir fincan kahve içtim.
- I had a cup of coffee at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet him at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet her at the coffee shop.
Kafateryada kahve içiyor olabilir.
- She might be having coffee in the cafeteria.
Ben o kafede sık sık kahve içerim.
- I often drink coffee at that cafe.
Orada karşıda bir kahvehane var.
- There is a coffee shop over there.
Yerel kahvehane dükkanının yerini bir Starbucks aldı.
- The local coffee shop was replaced by a Starbucks.
Oradaki kafeteryada bir fincan kahve içmeye gidelim.
- Let's go drink a cup of coffee at that coffee shop over there.
Oradaki kafeteryada sana bir fincan kahve ısmarlayayım.
- Let me treat you to a cup of coffee at the coffee shop over there.