a slow gait of a horse in which two feet are always on the ground

listen to the pronunciation of a slow gait of a horse in which two feet are always on the ground
الإنجليزية - التركية

تعريف a slow gait of a horse in which two feet are always on the ground في الإنجليزية التركية القاموس.

walk
{f} yürüyerek gitmek

Son otobüsü kaçırdım ve eve yağmur altında yürüyerek gitmek zorunda kaldım. - I missed the last bus and had to walk home in the rain.

Senin yaşındayken, okula yürüyerek gitmek zorundaydım. - When I was your age, I had to walk to school.

walk
otlak
walk
yürüyüşe çıkarmak
walk
gezinti

Sahilde gezinti yaptık. - We went for a walk on the beach.

walk
hareket etmek
walk
(fiil) yürümek, yürüyerek gitmek, dolaşmak, gezdirmek, gezmek, adımlamak, adımla ölçmek, yürütmek, dolaştırmak, yürüyüşe çıkarmak, yürüterek yormak, eşlik etmek, taşımak (iterek)
walk
{f} gezmek
walk
{f} dolaştırmak
walk
{i} devriye gezme
walk
{i} yürünecek mesafe
walk
{f} yürütmek
walk
{i} yürüyüş yolu

Tom ön yürüyüş yoluna yaklaşıyor. - Tom is coming up the front walk.

walk
{i} koyun çiftliği
walk
{f} adımla ölçmek
walk
{f} taşımak (iterek)
walk
yürümek, yürüyerek gitmek: We walked all the way from Üsküdar to Kadıköy. Üsküdar'dan ta Kadıköy'e kadar yürüdük. I didn't come by car
walk
{i} yürünecek yer
walk
beraberinde yürüyüşe çıkmak
walk
{i} yol

Onlar yol boyunca üçü yan yana yürüdü. - They walked along the road three abreast.

Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi. - The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.

الإنجليزية - الإنجليزية
walk
walk-
a slow gait of a horse in which two feet are always on the ground

    الواصلة

    a slow gait of a horse in which two feet are al·ways on the ground

    التركية النطق

    ı slō geyt ıv ı hôrs în hwîç tu fit ır ôlwiz ôn dhi graund

    النطق

    /ə ˈslō ˈgāt əv ə ˈhôrs ən ˈhwəʧ ˈto͞o ˈfēt ər ˈôlwēz ˈôn ᴛʜē ˈground/ /ə ˈsloʊ ˈɡeɪt əv ə ˈhɔːrs ɪn ˈhwɪʧ ˈtuː ˈfiːt ɜr ˈɔːlwiːz ˈɔːn ðiː ˈɡraʊnd/
المفضلات