تعريف a situation in which something is cleaned في الإنجليزية التركية القاموس.
- cleaning
- {i} temizlik
Tom ve Mary temizlik yapıyor.
-Tom and Mary are cleaning up.
Karım temizlik konusunda takıntılı.
-My wife is obsessed with cleaning.
- cleaning
- temizle
Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.
-Several students have gone home without cleaning the classroom.
Bulaşıkları temizledikten sonra, ben onları durularım.
-After cleaning the dishes, I rinse them.
- cleaning
- {i} kuru temizleyiciye gönderilen giysi v.b
- cleaning
- {f} temizle: prep.temizleyerek
- cleaning
- {i} temizleme
Tom yapacak daha iyi bir şey olmadığı için, odasını temizlemeye başladı.
-For the lack of something better to do, Tom started cleaning his room.
Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
-Now that you are here, you can help do the cleaning.
- cleaning
- {i} ayıklama
- cleaning
- {i} kuru temizleme
Lütfen kuru temizlemeden elbiselerimi alıver.
-Please pick up my dry cleaning.
Tom eve giderken kuru temizlemeyi aldı.
-Tom picked up the dry cleaning on his way home.
المصطلحات ذات الصلة
تعريف a situation in which something is cleaned في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- cleaning