a single person or thing

listen to the pronunciation of a single person or thing
الإنجليزية - التركية

تعريف a single person or thing في الإنجليزية التركية القاموس.

one
bir

Birini tanıyorum da ötekini değil. - I know one of them but not the other.

Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir. - This is a good book, but that one is better.

one
{i} tek

Tek bir taşla iki kuş öldür. - Kill two birds with one stone.

Bir, üç ve beş tek sayılardır. - One, three, and five are odd numbers.

one
{i} biri

Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek. - One of my dreams is to learn Icelandic.

Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir. - Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.

one
bir rakamı
one
{i} birisi

En favori melodilerimden birisi radyoda çalıyordu. - One of my favorite tunes was playing on the radio.

Birisi kötü kelimeler söylememeli. - One should not say bad words.

one
{i} kimse

Onu hiç kimse anlamıyor. - No one understands that.

Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz. - No one may be compelled to belong to an association.

one
bir (sayı olarak)
one
{s} 1. bir: Give me one loquat. Bana bir maltaeriği ver. One hundred and twenty people came. Yüz yirmi kişi geldi. One half of them were crazy
one
belirli biri
one
adında biri
one
bir sayısı
one
bir tane

Pasaportumu kaybettim. Yeni bir tane almak zorunda kalacağım. - I lost my passport. I'll have to get a new one.

Ofiste bir tane satın almak zorundasın. - You have to buy one at the office.

one
aynı

İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir. - If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.

Onun için sadece siz değil aynı zamanda ben de sorumluyum. - You are not the only one responsible for it, I am too.

one
her biri

Her biri bin dolar ödedi. - Each person paid one thousand dollars.

Her birinize inancım var. - I have faith in each and every one of you.

one
one another birbirlerini
one
adam

O, dünyanın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilir. - He's considered to be one of the greatest scientists in the world.

Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi. - No one wanted to insult these men.

one
kişi

Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak. - One more person will be joining us later.

Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır. - That's one small step for a man, one giant leap for mankind.

one
one and sixpence eski
الإنجليزية - الإنجليزية
one
a single person or thing

    الواصلة

    a sin·gle per·son or thing

    التركية النطق

    ı sînggıl pırsın ır thîng

    النطق

    /ə ˈsəɴɢgəl ˈpərsən ər ˈᴛʜəɴɢ/ /ə ˈsɪŋɡəl ˈpɜrsən ɜr ˈθɪŋ/
المفضلات