الإنجليزية - التركية
تعريف a settled yearly allowance, a salary في الإنجليزية التركية القاموس.
- pension
- {i} emekli maaşı
Yaşlı adam emekli maaşı ile geçiniyor.
-The old man lives on his pension.
Emekli maaşımı kaybedebilirim.
-I could lose my pension.
- pension
- {i} emeklilik
Başkan emeklilikleri revize etmek için koalisyon ortaklarını ikna etmeye çalıştı.
-The Prime Minister tried to convince his coalition partners to overhaul pensions.
Onun küçük bir emeklilik maaşıyla yaşaması zordu.
-It was hard for him to live on his small pension.
- pension
- emekli aylığı
Şirket, hayatını idame ettirmesi için, ona yetecek kadar bir emekli aylığı bağladı.
-The company gave him enough pension to live on.
O, küçük bir emekli aylığıyla yaşıyor.
-She lives on a small pension.
- pension
- {f} emekli etmek
- pension
- emekli maaşı vermek
- pension
- {f} emekli aylığı vermek, aylık bağlamak
- pension
- aylık bağlamak
- pension
- {i} emekli aylığı/maaşı
- pension
- emekli aylık
- pension
- {f} emekliye sevketmek
- pension
- {i} pansiyon
- pension
- {i} yatılı okul
- pension
- emekliye sevk et
- pension
- pension off emekli aylığı bağlayıp işten çıkarmak
- pension
- pansiyon ücreti
- pension
- {i} konaklama hizmetleri (otel)
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a settled yearly allowance, a salary في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {n} pension
a settled yearly allowance, a salary
الواصلة
a settled year·ly allowance, a sa·la·ryالنطق
Resimler
المفضلات