الإنجليزية - التركية
تعريف a set of drawers, a place for counsel, the executive counsel of a state في الإنجليزية التركية القاموس.
- cabinet
- {i} kabine
Başbakan ve kabine arkadaşları istifa ettiler.
-The premier and his cabinet colleagues resigned.
İstifası kabinede boşluk bıraktı.
-His resignation left a vacancy in the cabinet.
- cabinet
- {i} dolap
Gıda ve tencere seti mutfak dolaplarında saklanır.
-Food and cookware are stored in kitchen cabinets.
Tom dolaptan bir fincan çıkardı.
-Tom took a cup out of the cabinet.
- cabinet
- çekmeceli dolap
- cabinet
- etajer
- cabinet
- camlı ve raflı dolap
- cabinet
- (sınalgı/pikap/vb.) kabin
- cabinet
- bakanlar kurulu
- cabinet
- {i} vitrinli dolap
- cabinet
- {i} (camlı ve raflı) dolap
- cabinet
- {i} televizyon veya teyp bölmesi
- cabinet
- {i} küçük özel oda
- cabinet
- cabinetmaker ince iş yapan marangoz
- cabinet
- dolap,küçük oda
- cabinet
- oda/dolap/kabin/kabine
- cabinet
- (isim) kabine, bakanlar kurulu; dolap, vitrinli dolap, televizyon veya teyp bölmesi, kartvizitten büyükçe fotoğraf
- cabinet
- cabinetwork ince marangozluk
- cabinet
- camlı ve raflı olan dolap
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a set of drawers, a place for counsel, the executive counsel of a state في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {n} cabinet
a set of drawers, a place for counsel, the executive counsel of a state
الواصلة
a SET of drawers, a place for counsel, the ex·e·cu·tive coun·sel of a stateالنطق
Resimler
المفضلات