a session of speaking; a long oral message given publicly usually by one person

listen to the pronunciation of a session of speaking; a long oral message given publicly usually by one person
الإنجليزية - التركية

تعريف a session of speaking; a long oral message given publicly usually by one person في الإنجليزية التركية القاموس.

speech
beyanat
speech
(Dilbilim) söylem

Nefret söylemi olarak etiketleme konuşma sosyal baskı vasıtasıyla ifade özgürlüğünü sınırlamak için bir yoldur. - Labelling speech as hate speech is a way to limit free speech by means of social pressure.

speech
söyleme yetisi
speech
konuşma tarzı

Onun konuşma tarzını sevmedi. - He did not like her manner of speech.

Senin konuşma tarzını kullanmak için, onun seni sevip sevmediğini bilmiyorum; ama onun döneceğini biliyorum. - I do not know if, to use your manner of speech, he loves you; but I know that he will return.

speech
konuşma yeteneği

Sadece insan konuşma yeteneğine sahiptir. - Only human beings are capable of speech.

speech
söz söyleme
speech
{i} dil

Tom'un bir an için dili tutuldu. - Tom was speechless for a moment.

Müzik insanlık için ortak bir dildir. - Music is a common speech for humanity.

speech
(isim) konuşma, demeç, nutuk, hitabe, söylev, anlatma, savunma, konuşma yeteneği, söz söyleme, konuşma şekli, şive, dil, ses (enstrüman)
speech
{i} demeç

Başkan, muhabire demeç verdi. - The president handed the speech to the reporter.

speech
{i} söylev
speech
{i} konuşma, nutuk, söylev
speech
speech disorder konuşma bozukluğu
speech
natıka
speech
{i} anlatma
speech
{i} savunma
speech
{i} konuşma, söz söyleme
speech
{i} hitabe
الإنجليزية - الإنجليزية
speech

The candidate made some ambitious promises in his campaign speech.

a session of speaking; a long oral message given publicly usually by one person

    الواصلة

    a ses·sion of speaking; a Long o·ral mes·sage giv·en pub·lic·ly u·su·al·ly by one per·son

    النطق

المفضلات