Bu şeyler dengeli bir öğün oluşturur.
- These things constitute a balanced meal.
Doktor Tom'a daha dengeli bir diyet yemesi gerektiğini söyledi.
- The doctor told Tom he needed to eat a more balanced diet.
Sen giysileri yıkarken ben çek defterini dengeledim.
- I balanced my checkbook while you were washing clothes.