a player playing a position named guard

listen to the pronunciation of a player playing a position named guard
الإنجليزية - التركية

تعريف a player playing a position named guard في الإنجليزية التركية القاموس.

guard
{f} korumak

Altın golemleri hazineyi korumak için kullanılan gardiyanlardır. - Gold golems are guardians used to guard treasure.

guard
{i} nöbetçi

Nöbetçileri nasıl öldürdün? - How did you kill the guards?

Nöbetçi ayağa kalk diye bağırdı. - On your feet, shouted the guard.

guard
koruma

Devlet Başkanının korumaları girişin önünde konuşlandırıldılar. - The President's guards are stationed in front of the entrance.

Yakın koruma altında aylarca orada kaldı. - He remained there for many months under close guard.

guard
(Askeri) müfreze
guard
nöbet

Şimdi nöbet tutacağım. Git biraz uyu. - I'll stand guard now. Go get some sleep.

Tom nöbette uyuyakaldı. - Tom fell asleep on guard duty.

guard
vikaye etmek
guard
gard

Gardiyanlar Tom'u görmedi. - The guards didn't see Tom.

Tom on yıldır bir hapishane gardiyanıdır. - Tom has been a prison guard for ten years.

guard
korunmak
guard
kontrol etmek
guard
koruma görevlisi
guard
koruyucu

Koruyucu meleklere inanıyor musun? - Do you believe in guardian angels?

Asla koruyucu meleğinin uçabileceğinden daha hızlı sürme. - Never drive faster than your guardian angel can fly.

guard
{i} koruma görevlisi, muhafız; nöbetçi
guard
tetik/savunma/bekçi
guard
bekle mek
guard
denetim altına almak
guard
{f} tutmak (dil)
guard
{f} himaye etmek
guard
(fiil) korumak, gözetmek, himaye etmek, korunmak, tutmak (dil), nöbet tutmak
guard
{i} basketbol gard
الإنجليزية - الإنجليزية
guard
a player playing a position named guard

    الواصلة

    a play·er playing a po·si·tion named guard

    التركية النطق

    ı pleyır pleyîng ı pızîşın neymd gärd

    النطق

    /ə ˈplāər ˈplāəɴɢ ə pəˈzəsʜən ˈnāmd ˈgärd/ /ə ˈpleɪɜr ˈpleɪɪŋ ə pəˈzɪʃən ˈneɪmd ˈɡɑːrd/
المفضلات