الإنجليزية - التركية
تعريف a person who inherits some title or office في الإنجليزية التركية القاموس.
- heir
- varis
Kraliçe kral için bir erkek varis üretemekte başarısız oldu.
-The queen failed to produce a male heir for the king.
Tek çocuk olduğu için, o tek varisti.
-Being an only child, he was the sole heir.
- successor
- {i} halef
Sizin halefiniz zaten seçildi.
-Your successor has already been chosen.
Ben zaten halefimi seçtim.
-I've already picked my successor.
- successor
- {i} varis
Tahtın varisi öldürüldü.
-The successor to the throne was killed.
- heir
- {i} mirasçı
Türkiye, Osmanlı Devleti'nin mirasçısıdır.
-Turkey is the heir of Ottoman Empire.
Tom bir mirasçısı olmadan öldü.
-Tom died without an heir.
- successor
- ardıl
- successor
- {i} halef; vâris
- successor
- takipçi
- successor
- (Kanun,Teknik) mirasçı
- heir
- kalıtçı
- successor
- Arkasından gelen
- heir
- (Kanun) kendisine miras kalan şahıs
- heir
- {i} vâris, mirasçı, kalıtçı
المصطلحات ذات الصلة
a person who inherits some title or office
الواصلة
a per·son who inherits some ti·tle or of·ficeالتركية النطق
ı pırsın hu înherıts sʌm taytıl ır ôfısالنطق
/ə ˈpərsən ˈho͞o ənˈherəts ˈsəm ˈtītəl ər ˈôfəs/ /ə ˈpɜrsən ˈhuː ɪnˈhɛrəts ˈsʌm ˈtaɪtəl ɜr ˈɔːfəs/
Resimler
السابق
المفضلات