الإنجليزية - التركية
تعريف a person who enjoys special regard or favour في الإنجليزية التركية القاموس.
- favourite
- favori
Milan Kundera benim favori yazarımdır.
-Milan Kundera is my favourite writer.
Bu fotoğraf benim favorim.
-This photo is my favourite!
- favourite
- gözde
Onun gözde takımı yarışmaların çoğunu kazanmaz.
-His favourite team doesn't win a lot of competitions.
Gözde TV yıldızın kim?
-Who's your favourite TV star?
- favourite
- tutulan
- favourite
- en çok sevilen
- favourite
- ençok sevilen
- favourite
- en çok beğenilen
- favourite
- kayırılan kimse
- favourite
- kazanacağı umulan kişi ya da at
- favourite
- Gözde, beğenilen
- favourite
- sevgili
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a person who enjoys special regard or favour في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- favourite
a person who enjoys special regard or favour
الواصلة
a per·son who enjoys spe·cial re·gard or fa·vourالنطق
Resimler
السابق
المفضلات