a person, especially a minor, both or (rarely) one of whose parents have died

listen to the pronunciation of a person, especially a minor, both or (rarely) one of whose parents have died
الإنجليزية - التركية

تعريف a person, especially a minor, both or (rarely) one of whose parents have died في الإنجليزية التركية القاموس.

orphan
öksüz

Bazı öksüzler evlatlık alınacak, ama hepsi değil. - Some orphans will be adopted, but not all.

Tom on üç yaşında öksüz kaldı. - Tom was orphaned at the age of thirteen.

orphan
yetim

Emekli olduktan sonra, Teresa kendini yetimlerin bakımı için adamış. - After retirement, Teresa devoted herself to caring for orphans.

Tom yeni bir yetimhane için para toplamaya yardım etmeye gönüllüydü. - Tom volunteered to help raise money for a new orphanage.

orphan
i., s. öksüz. f. öksüz bırakmak
orphan
ailesiz
orphan
(Tıp) orfan
orphan
öksüz bırakmak
orphan
kimsesiz

Onlar kimsesiz çocuğu evlat edindi. - They adopted the orphan.

O kimsesiz çocuğa acıdı ve ona biraz para verdi. - She felt sympathy for the orphan and gave him some money.

orphan
öksüz bırak
orphan
orphanhoodöksüzlük
orphan
{i} kimsesiz çocuk
orphan
{f} yetim bırakmak
orphan
{f} kimsesiz bırakmak
الإنجليزية - الإنجليزية
orphan
a person, especially a minor, both or (rarely) one of whose parents have died

    الواصلة

    a person, es·pe·cial·ly a minor, both or (rarely) one of whose parents have died

    النطق

المفضلات