a particular geographic region

listen to the pronunciation of a particular geographic region
الإنجليزية - التركية

تعريف a particular geographic region في الإنجليزية التركية القاموس.

area
alan

Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş. - The playground is divided into three areas by white lines.

O, alanı elininin arkası gibi bilir. - He knows the area like the back of his hand.

area
{i} bölge

Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi. - After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager.

Bu bölgede çok az kitapçı var. - There are few bookstores in this area.

area
saha

Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir. - Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.

Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük. - This area is as big as a football pitch.

area
civar

Bu civardaki alan bombalandı. - The area around here was bombed.

Gördüğüm kadarıyla bu civarda yaya trafiği pek yok. - There is not a lot of foot traffic in this area so far as I have seen.

area
yöre
area
(Matematik) yüzölçü
area
yüzey
area
boşluk
area
(İnşaat) alan, yer
area
{i} 1. alan, saha; bölge, mıntıka; civar, yöre: We will use that meadow as a parking area. O çayırı park alanı olarak kullanacağız. There are a
area
{i} harekât bölgesi
area
(Anatomi) alan,saha örn: area poplitea
area
mesaha
area
{i} bodrum girişi
area
{i} yüzölçümü
area
alan, saha; bölge, mıntıka; civar, yöre: We will use that meadow as a parking area. O çayırı park alanı olarak kullanacağız. There are a
الإنجليزية - الإنجليزية
area
a particular geographic region

    الواصلة

    a par·ti·cu·lar ge·o·gra·phic re·gion

    التركية النطق

    ı pırtîkyılır ciıgräfîk ricın

    النطق

    /ə pərˈtəkyələr ˌʤēəˈgrafək ˈrēʤən/ /ə pɜrˈtɪkjəlɜr ˌʤiːəˈɡræfɪk ˈriːʤən/
المفضلات