a mixture or compound; the result of composing

listen to the pronunciation of a mixture or compound; the result of composing
الإنجليزية - التركية

تعريف a mixture or compound; the result of composing في الإنجليزية التركية القاموس.

composition
{i} kompozisyon

Onun İngilizce kompozisyonunun beş hatası var. - Her English composition has few mistakes.

Kompozisyonun yine de en iyisi. - Your composition is the best yet.

composition
{i} bileşim

Onlar amniyotik sıvının aşağı yukarı deniz suyu ile aynı bileşime sahip olduğunu söylüyorlar. - They say amniotic fluid has roughly the same composition as sea water.

Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır. - A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter.

composition
{i} kim. bileşim
composition
şiir yazma
composition
bestecilik
composition
{i} yapı
composition
terkip
composition
anlama

Bu kompozisyon o kadar kötü yazılmış ki ben onun ne anlama geldiğini çıkaramıyorum. - This composition is so badly written than I can not make out what he means.

composition
(Tıp) Bir maddenin yapı ve bileşimi, özellikle molekülü oluşturan atomların sayı ve diziliş şekli
composition
{i} oluşum
composition
(Askeri) TERKİP; BİLEŞİM: Çeşitli birlik veya maddeleri bir araya getirmek suretiyle, mürekkep bir kıta, madde veya karışım meydana getirilmesi
composition
(isim) kompozisyon, derleme, tertip, bileştirme, bileşim, beste, yapıt, nitelik, yapı, eserdeki düzeltme, dizgi; anlaşma
composition
tümleme
composition
{i} beste

Frederic Chopin ilk bestesini yedi yaşındayken yazdı. - Frederic Chopin wrote his first composition when he was seven years old.

O çok sesli bir beste. - It is a polyphonic composition.

composition
bileşim,düzen
composition
{i} beste yapma; şiir yazma
composition
{i} yapıt
الإنجليزية - الإنجليزية
composition