a member of one's family

listen to the pronunciation of a member of one's family
الإنجليزية - التركية

تعريف a member of one's family في الإنجليزية التركية القاموس.

relation
ilişki

Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun. - I think you're reading too much into John's relationship with Jane.

Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum. - I don't know anything about their relationship.

a member of
üye olmak
relation
ara

Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor. - Relations between us seem to be on the ebb.

İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir. - The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.

relation
naklediş
relation
takıntı
relation
aidiyet
relation
akraba

O, onun uzak bir akrabasıdır. - He is a distant relation of hers.

O benimle akraba değil. - He is no relation to me.

relation
bağıntı
relation
{i} bağ

En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır. - Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.

relation
{i} söyleme
relation
{i} bağlantı
relation
{i} anlatma
relation
akrabalar
relation
{i} oran
relation
(Tıp) İlgi, ilişki, münasebet
relation
{i} ilgi

İlgisizlik bir ilişki için ölüm öpücüğü ise öyleyse rahatlık bir iş için ölüm öpücüğüdür. - If indifference is the kiss of death for a relationship, then complacency is the kiss of death for a business.

Tom'la ilişkim seni ilgilendirmez. - My relationship with Tom is none of your business.

relation
relations i
relation
{i} nispet
relation
bağıntı,ilişki
الإنجليزية - الإنجليزية
relation

Yes, he's a relation of mine, but a only distant one.

A member of ones family
relation
a member of one's family

    الواصلة

    a Mem·ber of one's fa·mi·ly

    التركية النطق

    ı membır ıv wʌnz fämli

    النطق

    /ə ˈmembər əv ˈwənz ˈfamlē/ /ə ˈmɛmbɜr əv ˈwʌnz ˈfæmliː/
المفضلات