a loose or separated part, as distinguished from the whole or the mass

الإنجليزية - التركية

تعريف a loose or separated part, as distinguished from the whole or the mass في الإنجليزية التركية القاموس.

المصطلحات ذات الصلة

piece

{i} tane

Fikrimi destekleyecek birkaç tane kanıtım var. - I have a couple of pieces of evidence to support my opinion.

Kahvaltı için iki tane tost ve üç yumurta yedim. - I ate three eggs and two pieces of toast for breakfast.

piece

{i} taş (dama)

piece

{i} eser

Baba! Bu güzel sanat eserini nasıl anlayamıyorsun? - Dad! How can you not understand this beautiful piece of art?

O, seramik eser yaparak zengin oldu. - She became rich by making ceramic pieces.

piece

{i} kırıntı

piece

{i} kısa mesafe

piece

kalıp

piece

(Askeri) tek silah

piece

(Satranç) piyadeden yüksek taş

piece

parça

Ben üç parça mobilya satın aldım. - I bought three pieces of furniture.

Lütfen cevabı bu kâğıt parçasına yazınız. - Please write the answer on this piece of paper.

piece

(isim) parça, tane, bir parça, eser, kırıntı, piyes, iş, tüfek, kısa mesafe, kısa süre, taş (dama), piyondan büyük taş, madeni para

piece

{i} oyun, piyes

piece

{i} satranç piyadeden yüksek taş

piece

(fiil) yamalamak, parça koymak, eklemek, birleştirmek, parçalarını eklemek

piece

(Askeri) TEK SİLAH; TOP: Herhangi bir ateşli silah. Bir topçu silahı, bir makineli tüfek veya bir piyade tüfeğine bu isim verilir

piece

{f} eklemek

piece

{i} örnek

piece

{i} dama taşı

piece

parçalarını bir araya getirerek tamir etmek

piece

{f} parçalarını eklemek

piece

{i} parça, kısım, bölüm

الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف a loose or separated part, as distinguished from the whole or the mass في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

piece

الواصلة

a loose or sep·a·ra·ted part, as dis·tin·guished from the whole or the Mass